“Müsellesin, zaviyetan-ı dahiletan mecmu’ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü’l-adla, zaviyeleri biribirine müsavi müselles demektir.” yerine “Üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir ve eşkenar üçgen, açıları birbirine eşit üçgen demektir.” dememizi Atatürk’e borçluyuz.
“Müsellesin, zaviyetan-ı dahiletan mecmu’ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü’l-adla, zaviyeleri biribirine müsavi müselles demektir.” Osmanlıca bilmeyenlerimizin bu cümleyi anlayacağını sanmıyoruz.
Bugün kullandığımız Türkçe ile yukardaki cümle şu anlama geliyor: “Üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir ve eşkenar üçgen, açıları birbirine eşit üçgen demektir.”1937 yılından önce öğrenciler metamatiği Osmanlıca terimlerle öğreniyorlardı. Daha doğrusu öğrenmiyorlar, ezberliyorlardı. Ta ki, Atatürk’ün bizzat yazdığı Geometri kitabında yeni matematik terimler geliştirilene kadar.
1937 yılının Kasım ayında yeni bir eğitim ve öğretim yılına girilirken, Mustafa Kemal Atatürk, Türk Dil Kurumu’nun çeşitli bilim dallarına ait Türkçe terimleri saptadığını, bu sayede dilimizin yabancı dillerin etkisinden kurtulma yolunda esaslı adımını attığını ilan eder. Aynı yıl okullarda, eğitim Türkçe terimlerle basılmış olan kitaplarla başlar ve bu olay kültür hayatı için önemli bir adım olur. Atatürk, dilde özleşmeyi olanakların son kertelerine kadar zorlamış, bilim ve düşün dilinin sadeleştirilmesinin ve eğitimin Türkçe yapılmasının gerekliliğini önemle vurgulamıştır.
Atatürk’ün geometri kitabı, bilimsel terimlerin Türkçeleştirilmesinde karşımıza çıkan ilk adım yine, Atatürk’ün 1936-37 kış aylarında kendisinin yazdığı ve geometri öğretiminde yol gösterici olarak tasarlanan 44 sayfalık bir geometri kitabı. Kitap, 1937’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yazar adı konmadan yayınlanmış, 1971 yılında da ikinci bir baskısı Türk Dil Kurumu tarafından çıkarılmış. Kitapta yer alan, günümüzde de kullanılmakta olan pek çok terim, Atatürk tarafından türetilmiş. Atatürk’ün türettiği sözcükler ile daha önce kullanılan Osmanlıca sözcükler karşılaştırıldığında yapılan işin önemi ortaya çıkıyor. Tablodan da görülebileceği gibi bugün kullandığımız matematik terimlerinin hemen hemen tamamı Atatürk tarafından türetilmiş, başka bir ifadeyle bu sözcüklerin büyük çoğunluğu tutmuş. Atatürk’ün önerdiklerinden sadece “varsayı, pürüzma, dikey üçgen, dikey açı, tümey açı, imsiy, ökül, yüre” terimleri yerine, bugün sırasıyla “varsayım, prizma, dik üçgen, dik açı, tümler açı, benzerlik, tüm/bütün, küre” terimleri kullanılıyor.
Osmanlıcası – Atatürk’ün önerdiği
- Bu’ud – boyut
- mekan – uzay
- satıh – yüzey
- kutur – çap
- nısf-ı kutur – yarıçap
- kavis – yay
- muhit-i daire – çember
- mümâs – teğet
- zâviye – açı
- re’sen mütekabil zâviyeler – ters açılar
- zâviyetan’ı mütabâdiletân-ı dâhiletan – iç ters açılar
- kaaide – taban
- ufkî – yatay
- şâkulî – düşey
- amûd – dikey
- zâviyetân-ı mütevâfıkatân – yöndeş açılar
- va’zîyet – konum
- mustatîl – dikdörtgen
- muhammes – beşgen
- müselles-i mütesâviyü’l-adlâ’ – eşkenar üçgen
- müselles-i mütesâviyü’ssâkeyn – ikizkenar üçgen
- şibh-i münharif – yamuk
- mecmû – toplam
- nisbet – oran
- tenasüb – orantı
- mesâha-i sathiyye – alan
- müştak – türev
- müsavi – eşit
- mahrut – koni
- faraziye – varsayı
- hat – çizgi
- mukavves – eğri
- seviye – düzey
- dılı – kenar
- muvazi – paralel-koşut
- menşur – pürüzma
- hattı mail – eğik
- veter – kiriş
- re’s – köşe
- zaviyei hadde – dar açı
- hattı munassıf – açıortay
- muhit – çevre
- kaim zaviyeli müselles – dikey üçgen
- tamamlıyan zaviye – tümey açı
- murabba – kare
- mümaselet – imsiy
- umumi totale – ökül küre – yüre
Alıntıdır